İSTANBULDA MUTLAKA GEZİLMESİ GEREKEN YERLER

0
115

Binlerce yıldır, değişik insan topluluklarına yurt olan İstanbul topraklarının hemen her yöresinde, tarihin çeşitli dönemlerinden kalma tarihî eserlerle karşılaşmak mümkündür. Envanterlerde kayıtlı binlerce tarihi eser arasında, kent duvarları, saraylar, kasırlar, camiler, kiliseler, sinagoglar, çeşmeler ve konaklar bulunur.

1) KAPALI ÇARŞI

Kapalıçarşı veya yabancı turistlerin adlandırması ile Grand Bazaar, İstanbul’un kalbinde yer alan dünyanın en büyük çarşısı ve en eski kapalı çarşılardan biri.

Yaklaşık 4 bin dükkanın yer aldığı Kapalıçarşı, günün her saatinde İstanbul’un en renkli noktalarından olmayı sürdürüyor.

Kapalıçarşı’da mücevherattan antik eşyalara, aydınlatmadan halı ve kilimlere, kılık kıyafet alışverişinden yeme içmeye kadar aklınıza gelebilecek her türlü esnaf bulunuyor.

Çarşıda nerede ne bulabileceğinizi ise sokakların isimlerine bakarak kolaylıkla anlayabilirsiniz. İplikçiler, Kürkçüler, Takkeciler, Terzibaşı, Yorgancılar, Altuncular gibi çeşitli sokak isimlerine sahip Kapalıçarşı’da,

Türk sanatının en güzel kilim ve mücevherat işlerini görebilir, seramik, deri veya bronz gibi çeşitli malzemelerden yapılmış eşyalar satın alabilirsiniz.

2) YEREBATAN SARNICI

Bizans İmparatorluğu’ndan günümüze dek gelen pek çok eser bulunuyor. Bunlardan en önemlilerinden biri ise İstanbul’un en büyük kapalı sarnıcı olan Yerebatan Sarnıcı.

Yapımında yaklaşık 7000 kölenin çalıştığı bilinen Yerebatan Sarnıcı 38 yılda tamamlanmış ve çalışmalar esnasında pek çok köle hayatını kaybetmiş. Bu sebeple hala sütunlarda yer alan ıslaklık “kölelerin gözyaşları” olarak geçiyor.

Dan Brown’un Cehennem romanına konu olan Yerebatan Sarnıcı’nda gerçekleştirecek olduğunuz ziyarette gözünüzden kaçırmamanız gereken şeylerden biri 4. yüzyıl Roma Dönemi’nin en iyi heykel örneklerinden Medusa Başı.

527 yılından beri ayakta kalmayı başarmış Yerebatan Sarnıcı, yılın çeşitli dönemlerinde ulusal ve uluslar arası etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Dilerseniz bu mistik atmosferde konserlere veya resitallere katılarak unutulmaz bir gece geçirebilirsiniz.

3) EYÜP SULTAN CAMİ

İstanbul’un en kutsal alanlarından biri olan Eyüp Sultan Camii, özellikle Ramazan ayı döneminde buranın manevi havasını solumaya ve ibadete gelenler başta olmak üzere, yılın her döneminde binlerce kişiyi ağırlayan bir ibadethane.

1458 yılında yapımına başlandığı bilinen Eyüp Sultan Camii’nin birden fazla mimarinin olduğu rivayet ediliyor.

Bahçesinde lahitler ve türbeler de bulunduran Eyüp Sultan Camii’nde ulu çınar ağaçlarının altında soluklanabilir, Necip Fazıl, Ahmet Haşim, Ziya Osman Saba, Fevzi Çakmak ve Sokullu Mehmet Paşa gibi pek çok ismi kabrini ziyaret edebilirsiniz.

4) DOLMABAHÇE SARAYI

Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşmesine ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına şahitlik eden Dolmabahçe Sarayı, İstanbul Boğazı’nın en güzel noktalarından birine dönemin ünlü Ermeni mimarları Garabet Amira Balyan ve oğlu Nigoğos Balyan tarafından inşa edilme.

Osmanlı Dönemi’nde Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murat, II. Abdülhamid, V. Mehmet Reşad ve VI. Mehmed yani Vahdettin tarafından kullanılan Dolmabahçe Sarayı, Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı Konutu olarak hizmet vermeye başlıyor.

Son yıllarını geçirerek hayata gözlerini yumduğu yer olan Dolmabahçe Sarayı günümüzde müze olarak hizmet veriyor ve yılın her döneminde pek çok turist ağırlıyor.
Dolmabahçe Sarayı’nda hem Osmanlı döneminden birçok mobilya ve dekoratif parça görebilir hem de Atatürk’ün hayata veda ettiği odayı inceleyebilirsiniz.

Dolmabahçe Sarayı’na yapacak olduğunuz ziyarette, sarayın hemen arkasında yer alan Milli Saraylar Resim Müzesi’ni ziyaret ederek Türkiye resim sanatına yakından göz atabilir; Resim Müzesi’nin giriş salonunda hizmet veren Şeker Ahmet Paşa Çay Salonu veya bahçede konumlanan Limonluk Cafe’de soluklanabilirsiniz.

5) BEYLERBEYİ SARAYI

Boğaz turlarında bizleri selamlayan, İstanbul Boğaz’ının en güzel yapılarından biri olan Beylerbeyi Sarayı, İstanbul’un Üsküdar semtinde bulunuyor.

Vakti zamanında Sultan Abdülaziz’in isteği ile yaptırılan Beylerbeyi Sarayı, padişahlar için denize nazır bir sayfiye yeri olmanın yanı sıra Napolyon’un eşi gibi önemli kişilerin ve yabancı devlet görevlilerinin ağırlandığı bir konukevi görevi de görüyor.

Bahçesinde set bahçeler ve Mermer Köşk (Serdab Köşk), Sarı Köşk, Has Ahır Köşkü gibi ek parçaların yer aldığı Beylerbeyi Sarayı’nda tarihi eşyalar ve göz alıcı mermer işçiliklerini inceleyebilir; dilerseniz bahçesinde kahvaltı yapabilirsiniz.

6)KÜÇÜKSU KASRI

Göksu Kasrı olarak da geçen Küçüksu Kasrı, Üsküdar sınırları içinde yer alan boğaza nazır Osmanlı saraylarından biri.

Sultan Abdülmecit tarafından Nigoğos Balyan’a yaptırılan yapı Cumhuriyet döneminde konukevi olarak kullanılıyor.

1856 yılından günümüze kadar uzanarak şu anda ziyaretçilere adeta sanat müzesinde geziyor hissi uyandıran Küçüksu Kasrı’nda, İtalyan mermerlerinden şömineler, süslü parkeler, el dokuması halılar ve birbirinden güzel tablolar görebilir; denize nazır boğaz havası alarak kahvaltı için burayı tercih edebilirsiniz.

7) KIZ KULESİ

Salacak açıklarında yer alan ve Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eser olan Kız Kulesi, Üsküdar’ın bir simgesi halinde. Efsanelere konu olarak akıllara kazınmış kulenin tarihi M.Ö. 24’e kadar uzanıyor.

Salacak veya Kabataş’tan kalkan botlar ile ziyaret edebileceğiniz Kız Kulesi’nin müze bölümünde kulenin tarihi hakkında yakın bilgi sahibi olabilir, deniz manzarası eşliğinde nefis bir ziyafet çekebilirsiniz.

Kız Kulesi’nin doğum günü kutlamaları, evlilik partileri, evlilik teklifi ve diğer özel günler için tercih edildiğini de söylemeden geçmeyelim.

8) AYA İRİNİ KİLİSESİ

Topkapı Sarayı’nın avlusunda yer alan Aya İrini Kilisesi, İstanbul’un ilk kilisesi olma özelliğini taşıyor. Hagia Eirene (Aziz İren) Kilisesi olarak geçen ve Kutsal Barış Kilisesi olarak da bilinen bu yapı, Bizans döneminden günümüze armağan kalan bir yapı.

Pagan Jüpiter tapınağı üzerine inşa edilen Aya İrini, 1453 yılında İstanbul’un fethi ile birlikte birçok kilise camiye devşirilmiş olsa da hiçbir zaman kilise özelliğini kaybetmiyor; yalnızca Türkiye’de ilk müze açılmadan önce silah koleksiyonu ve eski eser koleksiyonu sergilenen ve özel izinle girilebilen bir mekan olarak kullanılıyor.

1973 yılından beri İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) bünyesinde Aya İrini Kilisesi’nde konserler düzenleniyor. Dilerseniz bu etkinlikleri takip ederek Bizans’tan günümüze dek varlığını sürdüren Aya İrini Kilisesi’nde farklı bir konser deneyimi yaşatabilirsiniz.

9) PERA MÜZESİ

2005 senesinde Suna ve İnan Kıraç Vakfı tarafından kurulan Pera Müzesi, İstanbul’da ziyaret edilmesi gereken özel müzelerden biri.

Tepebaşı semtinde yer alan müzede, kalıcı olarak sergilenen “Oryantalist Resim”, “Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri” ve “Kütahya Çini ve Seramikleri” koleksiyonlarının yanı sıra, geçici olarak sergiler de düzenleniyor.

Pera Müzesi’nde gerçekleşen sergileri takip edebileceğiniz gibi, sergilerle bağlantılı olarak hazırlanan atölye programlarına, söyleşilere ve sinema gösterimlerine de katılabilirsiniz.

10) PİERRE LOTİ TEPESİ

İstanbul’un hemen her noktası birbirinden güzel manzaralara ev sahipliği yapıyor. İstanbul’a farklı bir perspektiften bakmak isteyenler ise nefis bir Haliç manzarası için Pierre Loti Tepesi’ni tercih edebilirler.

Adını, burada zaman geçirmeyi seven Fransız yazar Julien Viaud’dan (Takma ismi ile Pierre Loti) alan Pierre Loti Tepesi, yılın her döneminde hem yerli hem de yabancı pek çok turist ağırlıyor.

Haliç manzarası eşliğinde bol köpüklü Türk kahvesi içmek isteyenler veya manzara eşliğinde kahvaltı yapmak isteyenler Pierre Loti Tepesi’ne gelebilirler.

11) MAÇKA DEMOKRASİ PARKI

İstanbul’un merkezinde soluklanmalık nadir noktalardan biri Maçka Demokrası Parkı. Dolmabahçe, Maçka, Nişantaşı, Harbiye arasında yer alan park, bünyesinde ıhlamur, kestane, gürgen, kavak, meşe olmak üzere pek çok ağaç ve dokuz adet yapay havuz barındırıyor.

Maçka Demokrasi Parkı’nda şehrin kalabalığından uzaklaşabilir, ağaçların altında keyifli vakit geçirebilirsiniz.

Yerli ve yabancı pek çok sanatçıyı ağırlayarak konserlerin düzenlendiği KüçükÇiftlik Park’ın da yer aldığı Maçka Demokrasi Parkı’nda çocuklar için oyun alanları, spor aletleri ve bir şeyler içebileceğiniz küçük kafeler de bulunuyor.

Not: İstanbul Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) Taksim ve Maçka kampüsleri arasında ulaşımı kolaylaştırmak için teleferik bulunuyor. Dilerseniz teleferiği kullanarak iki nokta arasında manzaralı bir yolculuk gerçekleştirebilirsiniz.

12) BELGRAD ORMANI

İstanbul’a nefes veren noktalardan biri Sarıyer’de 5400 hektara yayılan Belgrad Ormanı. İstanbul’un en iyi koşu ve yürüyüş alanlarından biri olan Belgrad Ormanı, günümüzde İstanbul’da kalan nadir doğal yaşam alanlarından biri.

Bizans ve Osmanlı döneminde kentin temiz su ihtiyacının karşılandığı alan, adını 1521 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın Belgrad seferinden getirdiği esirlerin buraya yerleşmesinden sonra alıyor.

13) ATATÜRK ARBORETUMU

Sarıyer ilçesinde Belgrad Ormanı’nın yanında 296 hektarlık bir alana yayılan Atatürk Arboretumu, İstanbul’da mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri.

İstanbul’un griliğinden ve betonlarından sıkılanların bir kaçış noktası olan Atatürk Arboretumu’nda 1500’ü aşkın ağaç türü ve üç adet yapay göl bulunuyor.

Pazartesi günü dışında yılın her günü ziyaret edebileceğiniz alan, yılın dört mevsiminde sunmuş olduğu kartpostal gibi manzaralar ile mutlaka görülmeye değer bir nokta. Atatürk Arboretumu’nda pek çok ağaç ve odunsu bitki keşfedebilir, keyifli bir gün geçirebilirsiniz.

Atatürk Arboretumu’nda dizi seti ve düğün fotoğrafı için gelenler görebilirsiniz. Bunun için özel izin gerekiyor ve normalde Atatürk Arboretumu’nda kamera ve fotoğraf makinesi kabul edilmiyor.

14) PRENS ADALARI

Prens Adaları veya bir diğer ismi ile İstanbul Adaları, İstanbul’da tatil hissi yaratan, romantik hafta sonu rotalarından.

İstanbul’da gezilecek yerler arasında yer alan Prens Adaları, toplamda beş adayı kapsıyor: Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedef Adası. Dört adada düzenli bir yaşam varken, Sedef Adası yalnızca yaz döneminde hayat buluyor ve denize girmek isteyen ziyaretçileri ağırlıyor.

İstanbul’a en yakın olan Kınalıada, nispeten diğer adalara oranla daha az ağaçlık ve yeşillik; fakat sessiz sakin zaman geçirmek, bisiklet turu yapmak isteyenlerin tercih edebilecekleri bir yer.

İstanbul’un üçüncü en büyük adası olan Burgazada’da, Bayrak Tepesi’ne çıkabilir, Kalpazankaya’da veya Madam Martha Koyu’nda denize girebilir, bisiklet turu yapabilirsiniz. Prens Adaları arasında en uzun vakit geçireceğiniz adalar ise Heybeliada ve Büyükada. Heybeliada’da Deniz Lisesi ve önceden verem hastalarının tedavi amaçlı kullandıkları Heybeliada Sanatoryum, Ruhban Okulu ve Rum Erkek Lisesi adanın tarihi önemli mekanlarından. Heybeliada’da Hüseyin Rahmi Gürpınar ve İsmet İnönü Evi’ni görebilir, Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi’ni ziyaret edebilir veya Aya Yorgi Uçurum Manastırı’ndan manzara izleyebilirsiniz.

Adaların en büyüğü ve en kalabalığı Büyükada. Büyükada’da birbirinden güzel köşkler arasında dolaşarak onlarca fotoğraf çekebilir, pek çok tarihi noktayı ziyaret edebilirsiniz. Büyükada’da gözden kaçmaması gerekenler: Büyükada Rum Yetimhanesi, Aya Yorgi Tepesi, Anadolu Kulübü, Reşat Nuri Güntekin Evi, dizi ve filmleri ağırlamış olan Büyükada Splendid Palace Hotel ve Anastasia Meziki Köşkü.

15) ANADOLU KAVAĞI

İstanbul’un Beykoz ilçesinde yer alan Anadolu Kavağı, turistik ve oldukça şirin bir balıkçı bölgesi.
Adını bir zamanlar burada yer alan kavak ağaçlarından alan Anadolu Kavağı, şu anda Doğu Roma döneminden kalma Yoros Kalesi, doğası ve deniz mahsülleri sunan restoranları ile ünlü.
Anadolu Kavağı ziyaretinizde nefes kesici manzara eşliğinde kahvaltı yapabilir, ünlü midye tavalarını midenize indirebilir, Yoros Kalesi’ni ziyaret edebilirsiniz.

16) EMİRGAN KORUSU

Yılın her döneminde nefes kesici bir atmosfer sunan Emirgan Korusu, özellikle İstanbul Lale Festivali denince ilk akla gelen noktalardan biri.
Yeşillikler içindeki Emirgan ve İstinye semtleri arasında yer alan Emirgan Korusu’na yürüyüş için veya piknik için gelebilir, korunun içinde yer alan Sarı Köşk’te kahvaltı yapabilirsiniz.
Emirgan Korusu’nda, zamanında padişahların seyir amaçlı kullandıkları üç adet tipik Osmanlı köşkü yer alıyor: Sarı Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk. Bunlardan yalnızca Sarı Köşk kahvaltı hizmeti sunuyor.

17) MİNİATÜRK

Miniatürk ismi ile bilinen Minyatürk Türkiye Parkı ve Müzesi, Sütlüce’de yer alan açık hava bir maket müzesi.
60.000 metrekarelik bir alana yayılan müze, Türkiye’nin önemli tarihi ve kültürel yapılarının minyatür ölçeklerde yapıldığı maketler sunuyor ziyaretçilere.
62 parça İstanbul Eserleri, 60 parça Anadolu Eserleri ve 13 parça Osmanlı’nın Yurt Dışı Esrleri olmak üzere 100’den fazla minyatür makete yer veren Miniatürk’te, ufak bir Türkiye turu yapmak mümkün. Satranç, labirent, go-card, tekne turu gibi çeşitli etkinlikler sunarak ziyaretçilere keyifli anlar sunan Miniatürk, özellikle çocuklu aileler için harika bir etkinlik alanı oluşturuyor.

18) MÜZE GAZHANE

Endüstriyel mirastan kültür merkezine dönüşen Müze Gazhane, Kadıköy’de yer alan bir kültür merkezi.
Osmanlı’dan günümüze kalan Hasanpaşa Gazhanesi, 1882 yılından itibaren Anadolu Yakası’nın gaz ihtiyacını karşılamak için kullanılıyor; fakat 1993’te şehre doğalgaz gelmesi ile birlikte işlevini yitiriyor.
Günümüzde Müze Gazhane adıyla hizmet veren kültür merkezi, bünyesinde bulunan 6 sergi salonu, 2 tiyatro salonu, ortak çalışma alanı ve birçok restoran ve kafe ile ziyaretçilere açık alanda keyifli bir atmosfer sunuyor.
Müze Gazhane’ye gelen ziyaretçiler, alanda yer alan Karikatür ve Mizah Müzesi, İklim Müzesi, Bilim Merkezi ve Afife Batur Kütüphanesi’ni de ziyaret edebilirler.

19) İSTANBUL OYUNCAK MÜZESİ

İstanbul’un en geniş kapsamlı oyuncak müzesi, her nesilden insanın İstanbul’da ziyaret etmesi gereken müzelerden biri.
2005 senesinde şair/yazar Sunay Akın tarafından kurulan İstanbul Oyuncak Müzesi, Göztepe semtinde tarihi bir köşkte hizmet veriyor.
Sunay Akın’ın yaklaşık yirmi yılda 40’ı aşkın ülkeden mezatlardan ve antikacılardan toplamış olduğu oyuncaklardan oluşan koleksiyon, 1700’li yılların başından günümüze kadar uzanan geniş bir yelpazeye sahip.
Dekor tasarımı, sahne tasarım sanatçısı Ayhan Doğan tarafından tasarlanan müzenin bazı bölümlerinde gamification’a da yer verilmiş. Mesela sanayi devrimi, oyuncakların dilinden ziyaretçilere aktarılıyor.

20) FERİYE SARAYI

Osmanlı döneminde inşa edilen ilk saray Dolmabahçe’nin ardından yapılan Çırağan Sarayı da Osmanlı sultanları ve ailesine yetmeyince yeni bir saray inşa edildi: Feriye Sarayı.
Osmanlı’nın son yıllarında pek çok mimari eserin mimari olan Balyan Ailesi tarafından tasarlanan Feriye Sarayı, İstanbul Boğazı kıyısında Çırağan Caddesi’nde uzanan İstanbul’da görülmesi gereken noktalardan.
Günümüzde içinde sinema salonu, fuaye alanı, galerisi, restoran ve kafeleri bulunan Feriye Sarayı’nda zaman zaman konserler, çeşitli dans okullarının gösterileri ve partileri de düzenleniyor.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here